Haber

9. Yargı Paketi AYM’nin “soyadı” kararını dikkate almadı

Aylardır üzerinde tartışmalar yürütülen 9. Yargı Paketi teklifi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) sunuldu. AKP milletvekillerinin imzasını taşıyan, kamuoyunda 9. Yargı Paketi olarak bilinen “Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi”, 38 maddede değişiklik öngörüyor.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla paketin adalet hizmetlerinin etkinliğini artıran, yargısal süreçleri hızlandıran, suçla etkin mücadele sağlayan, ceza adalet sistemini ve hukuki güvenliği güçlendiren, temel hak ve özgürlüklerin korunması ve genişletilmesini sağlayan, aile kurumunu güçlendiren, hukuk ve ceza uyuşmazlıklarında alternatif çözüm yöntemlerinin alanlarını genişleten önemli düzenlemeler içerdiğini söyledi.

AYM’nin iptal kararı dikkate alınmadı

Pakette “etki ajanlığı” olarak bilinen casusluk maddesinin yeniden düzenlemesi bulunmuyor. Paketin bir diğer dikkat çeken noktası da kadınların evlendikten sonra da bekarlık soyadlarını tek başına kullanabilmesini öngören madde. Anayasa Mahkemesi (AYM), Şubat 2023’te kadının bekarlık soyadının ancak eşinin soyadı ile kullanılabilmesine dair maddeyi iptal etmişti. AYM’nin iptal kararı, Türk Medeni Kanun’unun 187’nci maddesindeki “Kadın, evlenmekle kocasının soyadını alır; ancak evlendirme memuruna veya daha sonra nüfus idaresine yapacağı yazılı başvuruyla kocasının soyadı önünde önceki soyadını da kullanabilir” hükmünü eşitliğe aykırı bulmuştu.

Ancak yeni pakette AYM’nin bu kararının aksine kadının bekarlık soyadının ancak kocasının soyadıyla birlikte kullanması öngörülüyor. Maddenin gerekçesinde ise “anne babanın ayrı soyadı kullanmalarının çocuk üzerinde olumsuz etkiler oluşturabileceği ve çocuğun hangi soyadını kullanacağı tartışma konusu haline gelebileceği” ifadeleri yer alıyor

Türkiye’de kullanılan Medeni Kanun, TBMM’nin 1926 yılında aldığı kararla İsviçre Medeni Kanunu’ndan çevrilmişti. Yıllar içerisinde bu kanunda pek çok değişiklik yapıldı. İsviçre 2013 yılında bu yasayı değiştirerek çiftlerin evlendikten sonra kendi soyadlarını taşıyabilmelerinin önünü açmıştı.

Kadınların kendi soyadını kullanmasına engel

To view this video please enable JavaScript, and consider upgrading to a web browser that supports HTML5 video

Almanya ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu pek çok Avrupa ülkesinin medeni kanunlarında kadınlara, eşlerinin soyadını kullanma hakkı tanınıyor ancak “kullanma mecburiyeti” bulunmuyor.

“Biz aile değil, kadınız”

Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı gönüllü avukatı Selin Nakıpoğlu, pakette yer alan bu maddenin Şubat 2016’da Cumhurbaşkanı’nın sarf ettiği, “Anayasa Mahkemesi’nin verdiği karara uymuyorum, saygı da duymuyorum” sözlerine uygun olduğu görüşünde. Bu uygulamanın “Türk toplumunun temeli olan aile bütünlüğüne zarar verebileceği” gerekçesini “trajikomik” olarak tanımlayan Nakıpoğlu, esas aile bütünlüğüne zarar veren durumun tek kişinin kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmek olduğunu söylüyor. Pakette yer alan düzenlemenin “karanlık bir zihniyetin ürünü” olduğunu ifade eden Nakıpoğlu, “Biz aile değil, kadınız. Kimliğimizi yok saymaya çalışıyorlar” diye konuşuyor.


Avukat Selin NakıpoğluFotoğraf: Privat

“Etki ajanlığı maddesi yok”

Casusluk maddesi ile ilgili çok tartışılan ve geçen Mayıs ayında medyaya sızan taslak metinde yer alan “etki ajanlığı” maddesi 9. Yargı Paketi’nde yer almadı. Sızan taslak metin üzerine kamuoyunda tartışılan “etki ajanlığı” düzenlemesinde Türk Ceza Kanunu’nun 328. Maddesinde tanımlanan “casusluk” ve 339’uncu maddesinde düzenlenen “devlet güvenliği ile ilgili belgeleri elinde bulundurma suçlarının yanı sıra yeni bir suç tanımlanıyordu. Buna göre devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları aleyhine yabancı bir devlet veya organizasyonun stratejik çıkarları veya talimatı doğrultusunda, “Türk vatandaşları veya kurum ve kuruluşları ya da Türkiye’de bulunan yabancılar hakkında araştırma yapan ve yaptıranların eylemleri suç kapsamına girecekti.

Casusluk yasasında değişiklik hala gündemde

9. Yargı Paketi teklifi ile ilgili soruları yanıtlayan AKP Grup Başkanı Abdullah Güler, casusluk yasasıyla ilgili değişiklik planlarının hala gündemlerinde olduğunu belirtti. Mevcut kanun düzenlemesinin yetersiz kaldığını ve Türkiye’de suç işleyen kişi ve yapılarla etkin mücadele edilmesi gerektiğini ifade eden Güler, “Türk Ceza Kanunu’nun 339’uncu maddesinde yer alan ‘casusluk suç’ tanımı içerisinde bilgi ve belgenin dışında, teknolojinin geliştiği dönemlerde farklı faaliyet alanlarında casusluk faaliyetlerinin sürdürüldüğünü görüyoruz. Önümüzdeki dönemlerde yer alacaktır. Bir istihbarat örgütü adına ya da ülke adına, ülkemizde Türk Ceza Kanunu’nu ihlal eden değişik suçlar işlenebilmektedir. Bunun çerçevesinin daha somut, daha kesin deliller noktasında somut bir maddeye ulaştığı da önümüzdeki tekliflerimizde yer alacaktır” diye konuştu.

Pakette öngörülen değişikler neler?

Hakim ve savcı yardımcılığı mülakatına çağrılacak aday sayısı sınav ilanında belirtilen kadro sayısının iki katından bir katına indirilecek. Ayrıca soru sorulacak alanlar arasına milletlerarası hukuk, milletlerarası özel hukuk ve ticari işletme ve şirketler hukuku konuları da eklenecek.

Trafikten menedilerek alıkonulan araçlardan yediemin otoparklarında bulunan ve sahipleri tarafından teslim alınmayan araçların satış usulü kolaylaştırılacak.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararına uygun olarak anneye de baba ile çocuk arasındaki soybağının reddi için dava açma hakkı verilecek.

Evlilik birliği içinde doğan çocuğun koca ile olan soybağının reddi için baba olduğunu iddia eden üçüncü kişiye sınırlı bir şekilde dava açabilme hakkı tanıyan hüküm tekrar düzenlenecek.

İstinaf kanun yolunda aynı bölge adliye mahkemesi içerisindeki hukuk daireleri arasındaki iş bölümü uyuşmazlıklarının kısa sürede giderilmesi sağlanarak dosyaların istinaf aşamasında görülme süreleri kısaltılacak.

Arabuluculuk görüşmelerinin ilk toplantısına mazeretsiz olarak katılmayan tarafın, davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile karşı tarafın ödemekle yükümlü olduğu yargılama giderinin tamamı yerine yarısından sorumlu tutulacak.

Mesleğinde 20 yıl kıdeme sahip hukukçular arabuluculuk eğitimi almak şartıyla sınavsız olarak arabulucu olabilecekler.

Birden fazla baronun bulunduğu illerde barolara gönderilecek adli yardım ödeneği yüzde 40’tan yüzde 30’a inecek.

DW Türkçe’ye sansürsüz nasıl erişebilirim?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu